HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Din Eğitimi ve Öğretimi
Almanya'da, çoğu üniversite öğrencisi olan gençlere bir konferans vermiştim. Sonunda yazılı olarak sorular aldım ve cevaplandırdım. Bu sorulardan birisi şöyleydi:

"Câmîde ve ailede alınan İslâm dîni bilgileri bir çocuk için 16 yaşına kadar yeterli değil midir? 16 yaşından sonra bazı bilgiler insanlar için geç mi? 16 yaşından önce olmuyorsa 16 yaşından sonra olsun, ne kayıp oluyor ki? Ve Türkiye'deki öğretmenler hristiyan değiller ki, çocuklara 16 yaşına kadar bambaşka bir şeyler öğretsinler..."

Soru sahibi genç, kâğıdın altına, "Kusura bakmayın, Türkçem kıt" diye de bir not düşmüştü.

Yurt dışına küçük yaşta giden veya orada doğup büyüyen çocuklarımız Türkçe'yi büyük ölçüde kaybediyorlar. Bunun için alınması gereken tedbirler ayrı bir yazı konusu olabilir.
Konferansta ben özetle "Türkiye'de, okullarda din eğitiminin bulunmadığını, din öğretiminin yetersiz olduğunu, okul dışında câmîlerde, Kur'ân kurslarında, dernek ve vakıfların açacağı kurslarda, 8 yıllık ilköğretim okulunu bitirmemiş veya bu öğretim yaşını doldurmamış (yani 16 sına girmemiş) çocuklara din eğitim ve öğretiminin verilmesinin yasaklandığını..." söylemiştim. Soru sahibi genç buna itiraz ediyor ve itirâzını soru şekline sokmuş bulunuyor.

Cevap:
1. Almanya'da yaş sınırı bulunmaksızın, sivil kurum ve kuruluşların çocuklara din eğitim ve öğretimi vermesi serbesttir. Elbette bunun bazı sakıncaları da vardır; ancak bu sakıncaların giderilmesi için tedbir alacak olanlar yine de velîlerdir, sivillerdir, devlet buna karışmaz. Türkiye'de, Anayasa'ya göre mecbûrî olan "Din Kültürü Ahlâk Bilgisi" dersi dışında, yine Anayasa'nın yer verdiği "velîlerin isteğine bağlı olarak çocuklar için de bir din eğitim ve öğretimi vardır, ancak devlet bu maddeyi işletmemekte, sivil kurum ve kuruluşların hattâ Diyanet İşleri Başkanlığının, 16 yaşına gelmemiş çocuklara din eğitim ve öğretimi vermesini engellemektedir. Bir kere ben buna itiraz ediyorum, devletin böyle bir hakkının bulunmadığını, ayrıca Anayasa'ya göre de, sözünü ettiğim din eğitimini engelleyenlerin hıukuka aykırı davrandıklarını söylüyorum.
2. Halen ilköğretim okullarında mecbûrî bir ders olarak okutulan Din Kültürü Ahlâk Bigisi dersi, bir "İslâm dîni öğretim ve eğitimi" değil, karma karışık bir bilgi verme eylemidir. Bilgi eksiktir, öğretenler işin ehli değildir, eğitim hiç yoktur. Şimdi bu üç hususu biraz açalım:
a) Bilgi eksiktir, tam olabilmesi için, devletin müdahalesi dışında, ehliyetli bir heyetin hazırlayacağı programa göre yazılmış ve yine bu heyetin uygun gördüğü kitaplar okutulmalıdır.
b) Bu dersi okutanların, bilhassa ilköğretim okullarının 4. ve 5. sınıflarında okutanların çoğu sınıf öğretmenleridir, bu dersi okutmak için yetiştirilmiş değillerdir, bir kısmının inancı ve ameli de İslâm ile bağdaşmamaktadır. Bu dersi okutmak üzere öğretmen yetişsin diye, İlâhiyât Fakültelerinde bir program açılmıştır, fakat YÖK ile M.E. Bakanlığı işbirliği yaparak bu programa yeterli öğrenci almamaktadırlar. Halen İlâhiyât Fakültesi mezunu birçok eleman bulunduğu halde, bunlar öğretmen olarak tâyin edilmemekte, norm kadro bahane edilerek ders, uzman öğretmenlere değil, sınıf öğretmenlerine verilmektedir.
c) Öğretmekle eğitmek birbirinden farklı kavramlar ve eylemlerdir. Özellikle din bilgisi her yaşta verilir ve alınırsa da -diğer birçok alanda olduğu gibi bu alanda da- din eğitiminin her yaşta verilmesi ve alınması mümkün değildir; daha doğrusu; bu eğitimin küçük yaşta (dört yaş civarında) başlayarak ömür boyu devam etmesi gerekmektedir. Din yalnızca bir bilgi yığını değildir, o imandır, ibâdettir, ahlâktır, hayat tarzıdır, duygudur, alışkanlıktır... Bunların bireye kazandırılması için belli yöntemler ve programlar çerçevesinde yapılan faâliyetler bütünü eğitimdir. Dört, yedi, on... yaşında alınması gereken din eğitimini, 16 yaşından sonra vermek ve almak ya imkânsızdır ve ya zordur. Aslında bu hususu, din eğitimini isteyenler de, engelleyenler de bilmektedirler; engelleyenler "hiç almasın daha iyi" demekte, isteyenler de "küçük iken almazsa sonra alamaz, iş işten geçer" diye istemektedirler. İnsan hakları belgeleri ile bunlara dayalı olarak yapılmış anayasalar, küçüklerin dînini seçme ve bunlara gerekli din eğitimi verme/verdirme yetkisini, velîlere verdiğine göre, engelleyenlerin yaptığı hem hukuka, hem de din özgürlüğüne aykırıdır. Yine engelleyenlerin "Büyüdükten sonra dîni tanısın, isterse kabûl etsin ve yaşasın, istemezse reddetsin" şeklindeki argümanları da samîmî ve tutarlı değildir; çünkü Türkiye gibi ülkelerde çocuklar, 16 yaşlarına kadar nötr, din karşısında tarafsız/bilgisiz yetişmiyorlar. Onlara bir şekilde din hakkında bilgi ve kanâat veriliyor, hattâ yönlendiriliyorlar. Bir müslüman velî düşünelim, çocuğuna İslâm eğitim ve öğretimi vemek istiyor, ama 16 yaşına kadar bunu kendisi, istediği yerde ve istediği şekilde verdiremiyor, okulda da verilmiyor, hattâ din hakkında bazı olumsuz, yanlış, tek yanlı... telkinler de sözkonusu olabiliyor. Çocuğa namaz ve oruç gibi ibâdetlerin eğitimini (bilgisini değil) vermek şöyle dursun, aileden aldığı yarım yamalak eğitimle bunları yapmak isteyen öğrenciler engelleniyorlar; şimdi bu müslüman velî ne yapacak? Çocuk onun mu, başkalarının mı? İşte bizim şekvâmız bununla ilgilidir. Din eğitimini engelleyenler insanları dinden kurtarmak istiyor ve bunun onlara iyilik olduğuna inanıyorlar. Din eğitimi almak, aldırmak isteyen müminler ise; insanlar için dînin bir "iki cihanda mutlu olma aracı" olduğuna inanıyor, insanları dindarlaştırmayı onlara yapılacak en büyük iyilik olarak kabûl ediyorlar. Taraflardan biri diğerine, mecbûr kılarak veya engelleyerek kendi inanç ve arzusunu dayatırsa bu çözümsüzlük demektir. Din eğitimi büyüklerin kendi arzularına, küçüklerin ise velîlerine bırakılırsa problem çözülmüş olur. Devletin yapacağı din eğitimi isteyen ve istemeyen vatandaşlarına -her birine istediğini vererek- yardımcı olmaktır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: