HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


İletişim ve medya
12. Medya ile ilgili sorunuz, bizim gibi kişiliklerin medyadaki yerleri ile ilgili bir başka tartışmayı hatırlattı. Televizyon ve gazeteler din alanında uzmanlaşmış veya konuşan kimselere teklif de bulununca iki farklı yaklaşım ortaya çıktı: 1. Bu bir fırsattır, gazete, T.V. farkı gözetmeden konuşalım, yazalım, bu sâyede farklı hedef kitleleri oluşturalım, daha geniş kitlelere ulaşalım. 2. Hayır, bunlar iyi niyetli değil, bizi yem olarak kullanıyorlar, bir taşla birçok kuş vuruyorlar, kendilerini meşrûlaştırıyorlar, bizim insanlarımıza ulaşıyorlar, belge kişilerimizi yıpratıyorlar... oyunlarına gelmeyelim. O gün bu gün ben seçim yapma yolunu tuttum, her çağırana gitmedim.
Müslümanlar sinema başta olmak üzere sanatı ve medyayı kullanmaya karar verince de benzer bir tartışma ortaya çıktı. Hem sinema hem ilmihale riâyet bir arada olmuyor, hem televizyon yayını hem de dinî sansür bir arada yürümüyor. Önce "sanatın medyanın kullanılması gerekli mi, zorunlu mu, olmazsa olmaz mı" sorusuna cevap verilecek. Bu sorunun cevabı "Evet" olursa zarûret hükmü devreye girecek ve ölçüyü kaçırmadan zarûrî olduğu kadar mahzurlu şeylere de yer verilecek. Cevap "Hayır, zarûrî değil, olmasa da olur" şeklinde ise bu alanlara hiç girilmeyecek.
Küçülen dünyada, kirlenmemiş bir havanın bulunması/solunması imkânsız hale gelmiş bir atmosferde insanlardan uzak yaşamak, nefes almadan hayata devam etmek mümkün değildir. Korunarak yaşamak için yeni ve uygun mekânizmalar oluşturmamız şarttır. Eğitimcilerimiz, her yaşta, durumda ve meslekte en az kirlenerek ve belli metodlarla hemen temizlenerek, hayata nasıl devam edebileceğimizin usûl ve formüllerini keşfetmek durumundadırlar. Benim ısrarlı teklifim dar cemâat dayanışmasıdır. Üç beş kişinin ve ailenin oluşturacağı küçük dünya, büyük dünyayı mağlup edebilir; yani etkisine sıfırlayabilir. Küfrün ve ahlâksızlığın kol gezdiği toplumlarda yaşanan ihtidâ olayları ve tertemiz dinî hayat örnekleri bunun başarılı olabildiğini göstermektedir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: