HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


Osmanlı'da Meşrûiyetin Resmîleşmesi
İslâm tarihi boyunca İslâm'ı anlama ve uygulama faâliyeti içinde bulunan hadîs, fıkıh, kelâm, felsefe, tasavvuf okulları arasında tartışmalar olmuş, bu tartışmalar -işin içine taassup, siyaset ve menfaatin de girdiği zamanlarda- çığırından çıkmış, karşılıklı ithamlar, ağır suçlamalar yapılmış, bir gurubun diğerini tekfir ettiği (İslâm'dan çıkmış olarak nitelediği) de görülmüştür. Tasavvufun bilgi ve inanç ile ilgili kısmına ve özellikle vahdet-i vücûd (varlığın yalnızca Allah'a mahsus olduğu, diğer varlıkların görüntüden ibaret bulunduğu) inancına şiddetli itirazlar yapılmış ise de aslına, yani bir ahlâk terbiyesi yolu olarak tasavvufa ciddî bir itiraz yapılmamış, bu mânâ ve mâhiyetteki tasavvuf İslâm'ın bir yorumu, uygulaması ve kurumu olarak kabûl görmüştür. Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında, sünnî müslümanlığın ilim, fetvâ ve idare merkezi olan Şeyhülislâmlık tasavvuf ve tarîkatların meşrû birer İslâmî kurum olduklarını onaylamakla kalmamış, bunları kendi yönetim ve denetim çerçevesine dahil ederek mevzûâta da kavuşturmuştur. Bu mevzûattan biri "tekkelerde uygulanmak üzere çıkarılan yönetmelik"tir (Cerîde-i ilmiyye, 1337,sayı: 39). Bu yönetmelik (talimâtnâme) 27 madde olup, başta bazı terimler açıklanmış, sonra 1. fasılda tekke içi vazifeleri, 2. fasılda tekke dışı vazifeleri, 3. fasılda ise dervişler ve muhiblerin vazifeleri açıklanmıştır. Yönetmeliğe göre:
1. Tarîkat: İslâm'ın gerçek/mûteber inanç esaslarını benimsemiş, dînin temel, vazgeçilmez ve tavizsiz talimâtını hayatına (uygulamalarına) rehber kılmış olarak bir kâmil şeyhin manevî (rûhânî) irşâd ve terbiyesi ile mânâ âlemine ait makam, mertebe ve basamaklarda ilerleme ve olgunlaşmaya götüren özel bir yoldur.
2. Şeyh: Tarîkatının zinciri kesintisiz olarak Peygamberlerin Sonuncusu olan Efendimize (s.a.v.) ulaşan, kâmil ve mükemmil (yetkin ve yetkinleştirici) bir mürşidin rehberliğinde eğitimini (seyir ve sülûkünü) tamamlayarak, içte ve dışta yüksek ahlâk ve yetkinlik özelliklerini kazanarak insanları irşâd etmekle görevlendirilen kâmil ve mükemmil kimsedir.
3. Derviş ve mürîd: Bir kâmil mürşide bağlanan ve tarîkat eğitimi alan (seyir ve sülûk ile meşgûl olan) kimselerdir.
4. Tekke: Bir şeyhin idaresi altında olup içinde tarîkat eğitimi verilen hayır kurumlarıdır.
İkinci maddeyi biraz açarak şeyh, mürşid, pîr diye anılan tarîkat rehberlerinin özelliklerini, olmazsa olmaz niteliklerini görelim:
a) Şeyhin elinde, mürşidi tarafından kendisine verilmiş bir mürşidler zinciri (tarîkat silsilesi) bulunacaktır. Bu zincirde, isimleri ve hayatları mûteber kaynaklara geçmiş kâmil mürşidlerin adları, sondan başa; yani Hz. Peygamber'e (s.a.v.) kadar sıralanmış olacak.
b) Şeyh, kendi mürşidinin terbiyesinde, insanı kemâle erdiren önemli bir eğitimi (seyir ve sülûkü) tamamlamış, hem dışta (objektif, herkesin bilip anlayacağı şekilde) hem de içte (ancak erbâbının, aynı derecede yetkin insanların bilebileceği) yüce nitelikleri, olgunlukları, bilgi, iman, ahlâk, ve ilâhî yakınlıkları elde etmiş olacak.
c) Mürşidi tarafından insanlara tarîkat eğitimi vermekle görevlendirilmiş olacak.
d) Kendisine bağlanan kimseleri fiilen eğiterek kemâl yolculuğunda ilerlemelerine, kâmil mânâda mümin ve müslüman olmalarına katkıda bulunacak.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: