HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Soru | Sonraki Soru | Bütün Sorular | Bütün Konular |

Soru-(239) Kur'ân'ın anlaşılması, tefsir, kadının dövülmesi.

Soru:
Soru Almanya'dan geliyor, bir din dersi öğretmeni dersin nasıl verildiği konusunda bazı aydınlatıcı bilgiler verdikten sonra aşağıdaki tespitleri yapıyor ve arkasından da soruyor:
İslam dersiyle ilgili yapılan yetiştirme seminerlerinde Kur`an ayetleri de değerlendiriliyor. Ama bir yandan Almanca verilen İslam din dersinin bilimsel danışmanı Prof. Reichmuth gibi insanlar, sizin bazı konuşmalarınızda ele aldığınız bütün müsteşrik özelliklerini taşırken, diğer yandan da dersi veren öğretmenlerin (birçoğu... kökenli ve ateist)
Her türlü islami bilgiden yoksun bulunmaktadır. Bu bize ayrı bir sorumluluk yüklemektedir. Sizden istirham edeceğim konularda bu şartlar içinde, bu kamuoyuna yönelik, kısa ve özlü cevaplar ve yönlendirmeler yapmanıza çok müteşekkir olacağım. İlk sorum söyle: Kur`an ayetlerini yorumlarken, ele alırken, olmazsa olmaz şartlar nelerdir? Bir öğretmen Kur`an ayetini ele alırken en alt bilgi olarak neleri bilmesi gerekir ve yaklaşımı nasıl olmalıdır? Mesela 4:34 ayetini ele alırken günümüzde nasıl yaklaşmak gerekir? Özellikle cihad, ehli kitapla ilgili ayetler de olabilir örnek olarak. (M.M.)

Cevap:
Kur'an, sahih hadisler, sîret (Hz. Peygamber'in hayatı) ve İslam büyüklerinin sözleri ile tecrübeleri derslerde mutlaka kullanılmalı, konuşulmalı, konular bunlarla desteklenmeli, canlı hale getirilmelidir. Kur'an'ın tertibi ders kitapları gibi değildir, bir konu ile ilgili âyetler farklı yerlerde bulunmaktadır. Bir yerdeki âyeti doğru anlayabilmek için ilgili olan diğer âyetleri de göz önüne almak gerekir. Âyetleri açıklayan hadisler ve uygulamalar vardır, bunları da bilmek ve yararlanmak lazımdır. Âyetleri doğru anlamak ve yerinde uygulayabilmek için belli ölçüde bir "ilmî altyapı"ya sahip olmak gerekir. Bu altyapı her öğretmende bulunmaz; bu takdirde tefsir kitaplarına da bakmak zorunlu hale gelir.
Piyasada ve tarih boyunca yazılmış bir tek tefsir olsaydı seçme problemi de olmazdı. Gerektiği için geçmişten bugüne birçok tefsir yazılmıştır ve daha da yazılacaktır. Herkesin bulunduğu şartlar içinde ihtiyacına cevap verecek tefsir aynı olmamakla beraber, günümüze yakın zamanlarda yazılmış, sağlam kaynaklara dayanmış, bu işten anlayanların "uygun, istifade edilebilir" dedikleri meallere ve tefsirlere bakmak gerekir. Bizim (dört kişilik bir heyet halinde) yazdığımız yeni bir tefsir kitabı, yakında Diyanet tarafından basılıp halkın istifadesine sunulacaktır; bu beş ciltlik tefsiri tavsiye ederim.
Numarasını verdiğiniz âyet, kadının huysuzluğundan, haksız ve saldırgan davranışından ileri gelen aile geçimsizliğinde çözüm yollarını gösteriyor. Bu yollar içinde "saldırıya sopa ile karşılık vermek" de var. Bu çare dini bir vazife değil, aslında dince yasaklanmış olan şiddetin (bu arada sopanın) yalnızca bu durumda ve o günün tarihi, kültürel, sosyal şartları içinde kullanılabileceğinin açıklanmasından ibarettir. Günümüz şartlarında birçok insan şiddet kullansa bile bunu dile getirmek, itiraf etmek problem doğurmakta, tepki ile karşılanmakta, İslam'a mal edilmesi durumunda ise dine zarar vermektedir. Hem bugünkü şartlarda başvurulması düşünülemeyecek hem de sözü edildiğinde bile sakıncalar doğuracak bir konuyu doğrudan ortaya koymak hiç uygun değildir; başkaları ortaya koyar da tartışmak kaçınılmaz hale gelirse o zaman da bunun, dinle değil, kültür ve medeniyetle ilgili bir konu olduğunu, günümüzde İslam'ın (Kur'an'ın ve sünnetin genel kurallarının) bunu tecviz etmeyeceğini söylemek gerekir.
Cihad âyetleri ve hadisler bir bütün olarak ele alınır ve yorumlanırsa hiçbir problem kalmaz. Cihadın, dünyada hakkın, adaletin, barışın hakim olması için gerektiğinde savaşmak, ferde yönelik olarak da iyi bir insan, iyi bir Allah kulu olmak için metodlu bir çaba göstermek anlamına geldiği açıktır.
Ehl-i kitaba yönelik kurallar, hükümler, buyruklar, başka dinlerin ötekine bakışı ile mukayese edilmelidir. İslam ehl-i kitabı da onların mabetlerini ve kültürlerini de koruyor, kimse müslüman olmaya zorlanmıyor, başka dinden olduğu için temel insani hakları elinden alınmıyor. Gayr-i müslimlerle ortaklık, arkadaşlık, komşuluk, iyi ilişkiler yasaklanmıyor. "Onları velî edinmeyin" mealindeki âyetler arkadaşlık vb. ile değil, onları müslümanlara hakim ve yönetici kılmakla ilgilidir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Soru | Sonraki Soru | Bütün Sorular | Bütün Konular |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: