HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


İthamlar ve gerçekler (5)

İtham:
« Hayrettin Karaman: “Kadın okur-yazar değildi. Bugün kadın okuyup imza etti mi onu ifade ederken şaşırtma ihtimalleri ortadan kalkar ve ayet bu manadaki şahitliği kapsar.”
Hayrettin Karaman burada şu izlenimi vermeye çalışmıştır: ‘Şahitliğin şartı okumak yazmaktır.’ Bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Hâlbuki Peygamber Efendimiz (s.a.) de dâhil Kur’an’ın nüzulü sırasında okuma yazma bilmeyen erkeklerin şahitliği geçerliydi. Zira İslam tarihçilerinin ittifakına göre İslam vahyedilirken Mekke’de 16 veya 17 erkek okuma yazma biliyordu. Ama diğer erkeklerin şahitliği de kabul ediliyordu. Yine söylüyorum, şahitlikte kıstas okuma yazma değildir. Şahitlikle ilgili ayet şöyledir:
“Ey iman edenler! Muayyen bir vade ile borçlandığınız vakit onu yazın. Hem aranızda, bir katip, doğrulukla yazsın. Hiçbir katip, Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak bulunan kimse, borcunu yazdırsın. Ve Rabbi olan Allah’tan korksun da, o haktan hiçbir şeyi eksik bırakmasın. Eğer borçlu akılsız ve zayıf ise yahut kendisi söyleyip yazdıramayacaksa, velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek olmazsa, o zaman doğruluğundan emin bulunduğunuz şahitlerden bir erkekle iki kadın gerekir ki, biri unutursa diğer hatırlatsın...”
Ve ayet ortadayken, Rasulullah’ın uygulaması meydanda iken, Sahabe-i Güzin efendimizin bu konudaki tavırları net iken neden Kitaba, Sünnete ve İcmaya meydan okumaya çalışıyorlar? Bu sorunun cevabı belli. »

Cevap:

Evet âyet ortada ve şöyle diyor:
“...Eğer iki erkek olmazsa, o zaman doğruluğundan emin bulunduğunuz şahitlerden bir erkekle iki kadın gerekir ki, biri unutur/şaşırırsa diğeri hatırlatsın...”
Ayet, kadının iki olması gerektiğini, unutma/şaşırma/yanılma ihtimaline bağlıyor; “yazılı ve imzalı şahitlikte sonradan unutma/yanılma olmaz ve bu takdirde bir kadının da şahitliği geçerli olabilir” demenin, böyle bir yorum yapmanın reformla filan ilgisi yoktur.

İtham:

« Büyük din âlimlerimize hor bakan Karaman bakın masonluğu herkese malumlaşan zat hakkında ne diyor: “Fazlurrahman, Efgânî’nin modernist olduğunu söylüyor, hayır o müceddittir. Modernizm öncesi ıslahatçıdır. (Gerçek İslam’da Birlik)
“M.Reşit Rıza El Hüseynî, Üstad Abduh gibi taklide karşı mezhepler arası tercih yapabilen müctehittir.” Hayrettin Karaman, İslam Hukukunda İçtihad) »

Cevap:

Efgani’nin masonluğa girdiğini, sonra onlarla geçinemeyip (maksatlarına itiraz edip) kendinin bir mason locası kurduğunu, Abduh’u da buraya kaydettiğini, sonradan bu yoldan “bağımsız ve ittihat etmiş bir ümmet” amacına hizmet edilemeyeceğini anladığını, Abduh’un masonluğu terk edip talebesine bunu bildirdiğini, Reşid Riza’nın mason olmadığı gibi masonluk aleyhine dört kere fetva yayınladığını kaynak göstererek “Gerçek İslam’da Birlik” kitabımda yazdım. Benim masonlukla müspet bir ilgim olamaz, bu grup hakkında baştan beri menfi bir tavrım olmuştur ve masonluk tehlikesine her vesile ile dikkat çekmişimdir.
Anılan kişilerin müceddid ve müctehid olup olmadıkları konusu ilmî derece ve yetkileriyle ilgili bir tespit ve değerlendirme meselesidir; buna katılan da katılmayan da olur. Biri hakkında “müctehid derecesinde alimdir” demek, onu her bakımdan benimsemek manasına da gelmez, ictihadlarını tenkit üstü görmek anlamı da taşımaz.

İtham:

« Reformistleri övmede birbirleri ile yarışanlardan olan Hayreddin Karaman, nedense Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’i küçük düşürmek ve onun şanına leke sürmek için elinden geleni yapmaktadır.
Kendi sitesinde yazdığı şu yazı buna misaldir: “Allah Teâlâ Duhâ suresinde Peygamberimize hitaben “Seni yanlış yolda bulup da doğru yola yönlendirmedi mi?” buyuruyor. Şu halde peygamberlere vahiy gelmeden önce onların düşünce ve davranışlarının Allah rızasına uygun olduğunu düşünmemiz ve böyle inanmamız doğru olmaz; böyle olsaydı vahye de gerek kalmazdı.” www.HayrettinKaraman.net »

Cevap:

“Hayreddin Karaman, nedense Sevgili Peygamberimiz (s.a.)’i küçük düşürmek ve onun şanına leke sürmek için elinden geleni yapmaktadır.” diyen bir kimsenin namusu, hayası, Allah’tan korkusu, ahlakı ve şerefi yoktur. Ancak böyle olan bir fasık bu kadar ağır bir itham ve iftirada bulunabilir.

[Cevabın devamı pazar gününe kaldı.]

09.01.2015



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: