HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Başka konular (Ek: IŞİD, Karadawi ve Hilafet / Prof. Dr. Faruk Beşer)

Bugün, bir önceki yazımın devamı olarak "Dünya Alimler Birliği'nin, IŞİD hakkındaki değerlendirmesini (tenkidini, reddiyesini, hilafet ilan etmelerinin usulüne uygun olmadığı ve fayda yerine zarar getireceği görüşünü)" kendi beyanlarından aktaracaktım. Kardeşim Faruk Beşer bu işi hakkıyla yaptığı için benim tekrar etmeme gerek kalmadı.*

Mübarek Ramazan günlerinde onun (F.Beşer'i) ve benim cahilliğimi ilan eden, iftira, karalama, tahkir eylemlerine ara vermeyen bir şahsın iki karalaması ile ilgili açıklama mahiyetinde iki nakilde bulunacağım. Onun alıntıladığı ifade bağlamından koptuğu için yanlış anlamaya müsaittir; ben hayli öncesine ait bu yazıların bir kısmını bağlamı içinde vereceğim:

Kurban kesmenin şiddet duygu ve fiilini beslediğini iddia edenlere karşı bir yazı yazmıştım, o yazıda şunları da söyledim:

"Kurban kesmekle insandaki şiddet eğilimi arasında kurulan ilişkiler, kurban keserek şiddet arzusunu tatmin eden insanın başka canlılara ve insana yönelik şiddet eğiliminin azalacağı gibi düşünceler ilmî verilere dayanmamaktadır. Şiddeti azaltacak şey sevgidir, merhamettir, özellikle bütün yaratıkların sahibi ve yaratıcısı olan Allah sevgisidir, O'nun merhametinden yansımalara sahip olmaktır; bunlar da sağlıklı bir din ve ahlâk eğitimi ile elde edilir.

Sâffât sûresinde (102-110) Hz. İbrâhim'in (a.s.), oğlu yerine kestiği kurban olayı güzel ve etkili bir üslûp içinde özetlenmiştir. Buna göre Hz. İbrâhîm (a.s.) rüyasında, Allah için oğlunu kurban ettiğini görmüş, bunu teslimiyet sembolü olarak almak yerine zahiri ile alıp uygulamaya kalkışmış; onun ve oğlunun bu itâât, fedâkârlık ve teslimiyeti Allah tarafından kurban olarak kabûl buyurulmuş ve bunun yerine bir koç kurban etmesine izin verilmiş, koç kurbanı, oğul (can) kurbanı yerine geçmiştir. Bu kurbanın gökten indirildiği, cennetten geldiği şeklindeki rivâyetler âyetlerde ve sahih hadîslerde yoktur."

Görüldüğü gibi ifadem bir yorumdur. Kabul edersiniz, etmezsiniz, ama...

Recim ile Yahudi hukuku arasındaki ilişkiyi kuran ben değilim, ilmi ehlince onaylanmış olan meşhur Ebu Zehra'dır. Bir ilmî toplantıda şunları söyle demiş:

"Ben İslam Hukuku ile ilgili bir görüşümü yirmi yıl açıklayamadım, şimdi, Rabbime kavuşmadan önce, 'Bana niçin açıklamadın, hak bildiğini söylemedin' diye sorulmaması için açıklayacağım. Bu görüş, evlilerin zinasının cezası olan recimle alakalıdır. Benim kanaat ve reyime göre bu ceza Yahudi şeriatında vardı, Peygamberimiz ilk zamanlarda bunu kaldırmadı, sonra Nur suresi geldi, orada zinanın cezası -evli bekar, kadın erkek herkes için yüz sopa olarak- kondu ve recim kaldırıldı."

Ben bu sözü naklettikten sonra yazıyı şöyle bitirmiştim:

"İslam alimleri arasında recim cezasının değişmez bir ceza olmadığını veya Yahudi şeriatına ait olan bu cezayı İslam'ın kaldırdığını ve şeriat adına uygulamanın mümkün ve caiz olmadığını savunan önemli isimler vardır. Bu sebeple günümüzde İslam aleyhine kullanılan ve insanları İslam'dan korkutmaya yarayan bir cezayı sahiplenmek ve savunmak uygun değildir."

Eğer bu ifadem de cahillikten kaynaklanıyorsa "Rabbim ilmimi artır" derim, vesselam.

17.07.2014

-----------------------

* (EDİTÖRÜN DİPNOTU):

Hayrettin Hocamızın bugünkü makalesinde: "Kardeşim Faruk Beşer bu işi hakkıyla yaptığı için benim tekrar etmeme gerek kalmadı." şeklinde ifade ettiği "Dünya Alimler Birliği'nin, IŞİD Hakkındaki Değerlendirme" yazısını siz değerli okurlarının istifadesine sunuyoruz:

"IŞİD, Karadawi ve Hilafet / Prof. Dr. Faruk Beşer"

Geçen haftaki yazımızda IŞİD'den söz etmiş ve: 'Şimdiye kadar siyasi çıkışlarına hep güvendiğimiz Karadawi ve başkanlık ettiği Dünya Âlimler Birliği, ne hikmetse bu hareketten ümitvar görünüyorlar', demiştik.

Bunun üzerine, Dünya Âlimler Birliği (DAB), belki de bizim yazımıza bir cevap olarak bir bildiri yayımladı. Katar'daki bir akademisyen de bana bir e-mektup göndererek, (DAB) Genel Sekreteri Dr. Ali Karadaği ile bizzat görüştüğünü ve IŞİD'i desteklemelerinin söz konusu olmadığını söylediğini aktardı.

Konunun önemine binaen (DAB) bildirisini özetleyerek sunuyorum:

« Dünya Âlimler Birliği Irak'ta olup bitenleri ve İslam Devleti adıyla ortaya çıkan hareketi yakından izlemektedir. Başlangıçta ezilmekte olan Sünni halka yapılan baskılara bir tepki olarak gördüğümüz, bu sebeple de memnuniyetle karşıladığımız hareketin, hiçbir ön şart oluşmadan, şer'i ölçülere riayet etmeden hemen bir hilafet ilanına kalkışması ve bütün müslümanları biate çağırması faydadan çok zarar getirecek bir husustur. Bu sebeple şu konuların bilinmesini istiyoruz:
Elbette her müslüman gibi biz de peygamberi çizgideki bir hilafeti ve halifeyi sevinçle karşılarız. Ama bütün müslümanlar için böyle önemli bir konunun ilmi, fikri ve maddi temellerden yoksun bir şekilde ortaya atılmasının faydadan çok zarar getireceği açıktır. Her şeyden önce kendine yeterli, ne yaptığını bilen, içte ve dışta müslümanların hukukunu hem fikren hem madden savunabilme ve temsil edebilme gücüne sahip, kendini müslüman halka, hatta başkalarına iyi anlatabilmiş ve Şeriatı başarıyla uygulamaya koymuş bir devletin bulunması gerekir.
Şer'i anlamda hilafet halkın, haklarını korumak üzere halifeye vekâlet vermesi demektir. Dinen, aklen ve örfen bu vekâlet ancak ya bizzat halkın kendi kabulüyle ve bu anlama gelen biatle, ya da Ehl-i hal ve'l-akdin tensibiyle oluşur. O halde bir grubun çıkıp birisini halife ilan etmesinin bir değeri olamaz ve bu durum bizatihi şeriata aykırıdır.
Her şeyden önce peygamberi çizgi, şûranın kurumlaşmasını ve işletilmesini gerektirir. Bütün Raşit Halifelerin seçiminde bu durum, en mükemmel örnekleriyle oluşturulmuştur. Bu sebeple diyoruz ki, böyle ne olduğu belli olmayan bir grubun hilafet ilan etmesinin hiçbir şer'i dayanağı yoktur, böyle bir hilafet batıldır, itibara alınamaz. Aksine Hem Suriye Devrimini hem Iraktaki hak arama çabalarını baltalayan, müslümanları birbirine düşürmek isteyen düşmanların hizmetindeki bir girişimdir. Bu sebeple bütün müslümanlardan gerçekçi ve uyanık olmalarını ve tavırlarına dikkat etmelerini bekliyoruz.
İkinci olarak DAB olarak şunların bilinmesini istiyoruz:
Mütekâmil bir İslam Devleti müslümanlar için elbette bir hedef ve bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla, mesela Irakta böyle bir devlet kurulacaksa, en azından oradaki tüm İslam âlimlerinin, bütün cemaatleriyle Sünni halkın birlikte karar vermesi gerekir.
Kendilerinden başka grupları yok sayarak hilafet kurulmuş olunamaz. Böyle bir teşebbüs hilafet makamının değerini, müslümanların gözünde bile düşürür, anarşiye ve iç çatışmalara yol açar. Sonuç itibariyle de İslam düşmanlarının sinsi planlarına hizmet etmiş olur. Bunun fikri ve maddi temellerinin oluşması şarttır.
Böyle henüz ne olduğu bile bilinmeyen bir grubun kendi hareketlerini hilafet diye tanımlamaları bizzat hilafete ve İslam'a bir kötülüktür.
Bir kez daha tekrar ediyoruz ki, elbette Hilafet gibi bir kurum müslümanların gözünde çok yüce ve arzulanan bir kurumdur. Her müslüman bunu istemek ve arzulamak zorundadır. Ancak bunun oluşturulması gereken fikri, maddi ve manevi şartları ve öncülleri vardır. Bunlar oluşturulmadan, İslam ümmetinin hüsnü niyeti ve teveccühü kazanılmadan böyle bir işe teşebbüs etmek yanlıştır, faydadan çok zarar getirir ve herkes sorumluluğunu bilmek zorundadır.
Allah'ım, aklımıza mukayyet ol, duygularımıza hâkim ol, bizi nefsimizin arzularının peşine takılmaktan koru'.
Prof. Dr. Yusuf el-Karadawî (DAB) Başkanı
Prof. Dr. Ali el-Karadağî (DAB) Genel Sekreteri »

Faruk Beşer / Yeni Şafak
www.yenisafak.com.tr/yazarlar/Faruk_Beser/isid-karadawi-ve-hilafet/54809



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: