HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Menfaat beklemeden din hizmeti

İslam'ın ilk asırlarında insanlara dinlerini öğretenler, ibadetlerde önderlik edenler bu hizmetlerinden ücret almazlar, bu hizmetler karşılığında alınan ücret helal sayılmazdı. Kendilerini tamamen din hizmetine verenlerin geçimleri devlet hazinesinden karşılandı. Geçimlerini sağlayacak kadar kazanmak için ticaret, ziraat vb. yapanlar da arta kalan zamanlarını hiçbir menfaat beklemeden din hizmeti için harcadılar.

Bu hükmün ve uygulamanın iki önemli gerekçesi vardır:

1. Dine davet, din eğitim ve öğretimi, imamlık, fetva gibi hizmetler "ibadet"tir. İbadet yalnızca Allah rızası için yapılır, ona bir başka menfaat, arzu, maksat ve rıza karıştırılamaz.

2. İslam mensuplarının dünyadan el etek çekmelerini istemez, ama insanı dünyaya değil, dünyayı insana kullandırır. Üstelik insanın kullandığı dünya da, kendisi de "kendine ait" değildir, "asıl sahip olan Allah'a" aittir. Allah müstesna fıtratta, kemale götüren kabiliyetlerle donattığı insanı yaratmış, sahibi olduğu dünyayı da "vekil ve emanetçi" olarak bu insana bırakmıştır. İnsanın emaneten elinde tuttuğu bu dünyayı nasıl kullanacağı Yüce Müvekkil'in Kitab'ında (vekaletnamede) yazılıdır.

Gel gör ki, insanlar (müminler dahil) bu vekaleti ve vekaletnameyi unuturlar, elde ettiklerini sahiplenir, elde edemediklerine göz diker, en değerli emanet olan "varlık"larını, "ömür"lerini, değersiz uğrunda harcarlar, daha da kötüsü bilerek veya bilmeyerek dünyaya (ve paraya) tapar hale gelirler (Burada tapmaktan maksadım, Allah'ın buyruklarını çiğneyerek dünya menfaatinin peşinde koşmaktır).

Allah'ın halis kulları vekaleti de, vekaletnameyi de unutmazlar. Baki ile faniyi, değerli ile değersizi, amaç ile aracı birbirinden ayırmasını bilirler. Dünya hayatında iyi bir kul olarak yaşamak için zaruri olan dünyalığı meşru yollardan elde ederler, ama ömürlerini dünyalık için harcayıp bitirmezler, zorunlu olan miktarı kazanıp harcarken bile kulluklarına kusur düşürmezler. Kendilerini bütün insanların iki cihan saadetine katkı yapmakla yükümlü gördükleri için ömürlerinin önemli bir kısmını "din hizmetine" ayırırlar.

İşte bunlar, din hizmetini yaparken hizmet götürdükleri kimselerden ücret (menfaat, dünyalık) alırlarsa, onların taparcasına değer verdiklerine bunlar da değer vermiş, hatta onu, Allah rızasının önüne geçirmiş olurlar. Bu takdirde alan ile veren kusurda eşitlenmiş olur, alacak verecek kalmaz (Davet, hizmet ve eğitim etkili olmaz).

"Senin verdiğin veya teklif ettiğin ücret ve menfaat nedir ki, ben onu, Allah rızasına (ve O'nun bana lutfedeceği karşılığa) değişeyim" diyenler ve diyebilenlerdir ki, bu yüce dini, göz açıp yumuncaya kadar kıtalara taşıdılar. Bu bağlamda peygamberlerin hep tekrarladıkları bir cümleyi hatırlamak gerekiyor: "Ben sizden hiçbir ücret ve menfaat istemem, benim ücretimi verecek olan Allah'tır".

Günümüzde "hizmet alandan menfaat beklemeden din hizmeti" üç koldan yürütülebilir:

1. Devlet bütçesinden maaş alarak. Geçimlerini bu maksatla devletin sağladığı kimseler, bütün zamanlarını bu hizmete ayırmak borcundadırlar.

2. Zengin Müslümanların kuracakları vakıflar ve yine onların bu maksatla kurulmuş vakıflara yapacakları bağışlardan giderlerin karşılanmasıyla. Din hizmeti alanları kendi grubuna kazanmak maksadı güdenler de "menfaat bekleyenler"e dahildir. İslami gruplar din hizmeti yapacaklarsa bunu, Müslümanların ortak oldukları din anlayışına davet suretiyle yapacaklardır.

3. İşi gücü ne olursa olsun, hem iş ve vazife yaparken iyi bir Müslüman olarak davranmak suretiyle hem de işinden gücünden ayrı, her fırsat bulduğunda Allah rızası için din (davet, eğitim, yaşama ve yaşatma) hizmetine katılmak suretiyle.

Peki Türkiye'de bu din hizmetini kimler nasıl yapıyorlar?

Cevabı gelecek yazıda.

17.04.2014



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: