HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


ABD, AB, demokrasi ve Türkiye

ABD ve AB zaman zaman Türkiye hakkında raporlar yayınlıyorlar, Türkiye'deki demokrasi ve insan haklarına riayet durumu hakkında değerlendirmeler yapıyorlar; yani kendilerinde bu hakkı görüyorlar, bizi güdülecek, eğitilecek, reşidliği tamamlanmamış bir ülke ve toplum olarak görüyorlar.

Bu durum beni rencide ediyor ve en azından "Niçin biz de ABD ve AB'deki demokrasi, insan hakları uygulaması, çifte standart, modern sömürü, başka ülkelerin iç işlerine karışmak gibi konularda raporlar hazırlayıp dünyaya duyurmuyoruz" diyorum.

Adamlara bak, utanmadan, yüzleri kızarmadan, kelleden ziyade pişmiş ve pişkin olarak işlerine gelince askeri veya sivil diktatörleri, kralları, despot yöneticileri destekliyorlar, onlarla işbirliği yapıyorlar, bunların ülkelerindeki insan hakları ihlallerini görmezden geliyorlar, demokrasi yokluğundan şikayet etmiyorlar… İşlerine gelmediği zaman, dünyanın gözü önünde hilesiz hud'asız ve yüzde ellinin üstünde bir oranla seçim kazanmış devlet başkanını askeri darbe ile makamından indiren suçlu askerle "Siz darbe yaptınız, bu meşru değildir, derhal kışlanıza çekilin ve cumhurbaşkanını serbest bırakın, işinin başına dönsün" demiyorlar. Kem küm ediyorlar, seçilmişlerin zamanında demokrasinin eksik olduğundan söz ediyorlar… Peki Mursî'nin eksik demokrasisi tenkit konusu oluyor da, Sisi'nin demokrasiyi öldürmesi niçin tenkit konusu olmuyor, üstüne üstlük "Ordunun demokrasiyi inşa ettiğinden" söz ediliyor.

Kırk yıl daha yaşasam böyle bir saçma sözü duyacağım aklıma gelmezdi: Demokrasi, eksikleri olan demokrasi ile değil de darbe ile inşa ediliyor!!!

AB ve ABD'nin, başka ülkelere yönelik politikaları ahlak dışı bir politikadır ve belirleyici unsur "ulusal çıkar"dır.

AB ve ABD Türkiye'ye dönük olumsuz bir tenkitte/değerlendirmede bulunduklarında derhal onlara dönüp şu soruları sıralamak gerekiyor:

Siz ülkenizde yaşayan azınlıklara, kendi vatandaşlarınız gibi davranıyor musunuz?

Sizde siyahla beyaz, Müslüman ile Müslüman olmayan hem yazılı belgelerde hem de -daha önemlisi- uygulamada eşit midirler?

Geri kalmış veya kalkınmakta olan ülkelerin yer altı servetlerini ucuza kapatmak, vermek istemezlerse güç kullanmak, iç işlerine karışmak, gerekirse darbe yaptırmak ve kargaşa çıkarmak… ahlak ve vicdan ile birlikte olabilir mi? Siz bunları "hep yaptığınıza göre" ahlak, vicdan, insan hakları ve demokrasiden dem vururken yüzünüz kızarmıyor mu?

Bir "uluslararası toplum" lafı tekrarlanıp duruyor.

Allah aşkına bana bu toplumu parmağınızla işaret ederek gösterebilir misiniz? BM mi, Güvenlik Konseyi mi, sivil oluşumlar ve teşebbüsler mi…? Eğer bunlar ise yandı zayıflar, kazandı güçlüler!

Müslüman münevverler, alimler ve kanaat önderleri halkları ile meşgul olacak, müslümanları uyandıracak, dünyada olup bitenleri doğru anlatacaklar, bu halklar ümmeti yeniden teşkil etme yoluna girecekler, ümmet oluşunca dünyaya rahmet inecek, "İslam barışı"nın huzurlu gölgesinde insanlar mutlu olacaklardır.

04.08.2013



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: