HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Doğuştan gelen kötü huylar

Soru: "Dinimiz namaz kılmama, oruç tutmama, zekat vermeme gibi yapması insanın elinde olan ibadetleri yapmayanları ceza ile uyarmıştır. Ancak karşılığında ceza olan bir başka durum ise insanların doğuştan yaradılışında olabilecek kibirli, öfkeli, cimri, kinli olabilme gibi pek elde olmayan, hayatı boyunca terk edemediği, mayasında bulunan özelliklerdir. Can çıkmadan huy çıkmaz, huylu huyundan ölünce vazgeçer gibi sözlerimiz de olduğu gibi, herkesin bu menfi özeliklerden biri ya da birkaçı ile tanıdığı pek çok insan vardır ki böyle doğar ve böyle ölür. İnsanlar onu bu şekilde tanır ve huyunu değiştirene neredeyse hiç rastlanmaz. Allah her kulu farklı özelliklerde yaratmıştır. Beni bu soruyu sormaya cesaretlendiren/ateşleyen şey ise Kur'an'da okuduğum şu ayettir. 'Gerçekten insan pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır' (Meraic-19). Burada "yaratılmıştır" derken bu menfi özelliklerin yaratıcısı tarafından kimyasına yerleştirildiğine, dolayısıyla insanın da bunu değiştirecek şansının olmadığına işaret edilmekte değil midir? Özet olarak kimisi yumuşak huylu, güzel sözlü olabildiği gibi diğeri tam tersi olabilir. İnsanın elinde olmayan bu davranış tarzlarından sorumlu tutulması durumunu izah eder misiniz?"

Başlık ve soru böyle. Cevaba gelince:

Mâtürîdî gibi imam (önder, rehber) alimlerin bu soruya verdikleri cevabı özetleyeyim:

İnsanın aceleci (İsra:17), elinde olanı tutucu (İsra:100), sabırsız ve tahammülsüz (Meâric: 19) yaratıldığını ifade eden âyetler insanlarda bu hallerin yaratılıştan mevcut olduğunu ve imtihan için verildiğini ortaya koyuyor. İmtihandan maksat: İnsanın, bunlara karşı imanı, aklı ve iradesiyle mücadele ederek tekamül edebilmesi ve insan-ı kâmil olabilmesi imkânıdır.

Bu hallerin, duyguların, kabiliyetlerin, güdülerin, huyların değişmez olduğu, bunları kontrol etmenin mümkün bulunmadığı iddiası veya kanaati isabetli değildir. İnsanlara eğitimle değişme kabiliyeti de verilmiştir. Genel olarak insanlar kendilerine haz, zevk ve mutluluk veren şeyleri hemen (acilen) elde etmek ve bunların zıttına sebep olan şeylerden de acilen uzaklaşmak, kurtulmak isterler. Ama eğitim saysinde akıl, iman ve irade bu halleri ve duyguları kontrol eder hale gelince kısa vadede haz veren bazı şeylerin uzun vadede veya ebedi hayatta insana zarar vereceğini ve onu bedbaht edeceğini, keza kısa vadede insana zahmet veren, zor gelen bazı şeylerin de bunlara tahammül edildiği takdirde uzun vadede veya ebedi hayatta insanı mutlu kılacağını anlarlar ve bu anlayış doğrultusunda duygu ve arzularını kontrol ederler. Terbiye yırtıcı, ele avuca sığmaz hayvanları bile ehlileştirir, insanlara alıştırır, hatta işte güçte kullanılır hale getirir. İnsana uygulanacak eğitim ise daha ötesini yapar; iyiye ve kötüye, zarara ve faydaya açık (her ikisine müsait) hal, huy, kabiliyet, duygu ve güdüleri iyiye yönlendirir, aceleciden "iş bitiren", cimriden "tutumlu", sabırsızdan "dirençli", atılgandan "kahraman" insanlar çıkarır.

İnsanlar yaratılıştan verilmiş hal ve kabiliyetlerden değil, bunların kötüye kullanılmasından sorumlu olurlar ve kötüye kullanmamak insanların elindedir.

08.02.2013



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: