HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Kocanın izni ve rızası

İslam'ın ilham ettiği cemiyet düzeninde aile olmazsa olmaz bir birimdir. Ailenin üzerine yüklenen pek çok vazifenin gerçekleşmesi, ailede düzenin olmasına bağlıdır. Bu düzen de "ailenin geçimini sağlamakla yükümlü olan kocanın aile reisliği altında sevgi, şefkat, dayanışma, danışma ve güven" temellerine oturtulmuştur.

Anadolu'da bir söz vardır: "Oğlan yedi oyuna gitti, çoban yedi koyuna gitti" derler ve bununla da dirliği düzeni bozulmuş, her üyenin başına buyruk olduğu aileyi kastederler. Aile reisi bu güzel topluluğun yöneticisi olduğuna göre elbette eşinin ve çocuklarının nereye gittiğini, ne yaptığını, ne zaman nerede olacağını bilecektir. Bu da evin dışına çıkanların ondan ve gerektiğinde anneden izin almaları ile gerçekleşir. Ailenin izin isteyen üyesine aile reisi izin vermezse üç durum ortaya çıkar: İzinsiz gitmek ve yapmak, izin vermemek haklı olmasa bile katlanıp sineye çekmek, haksızlığı ortadan kaldırmak için şahsi gayreti veya yakın çevrenin hakemliği ile çözüm aramak.

İslam hukuk ve ahlakı bu üç çözümden birincisini (isyan, nüşuz) hoş görmüyor, ama ikincisini de mecbur etmiyor; evin kadını ve çocuklarına hakkını arama, yanlışı düzeltme hak ve imkanı tanıyor. Aile reisi, kadın veya çocukları için faydalı ve gerekli olan bir konuda hem izin vermez, hem de haksız olarak bunda direnirse bu defa kocanın hukuk dışına çıkması (isyan, nüşuz) söz konusu olur ve önce yakın çevrenin, olmazsa hakimin devreye girmesi ile haksızlık ortadan kaldırılır.

Kadının evde bulunması aile düzeni ve sorumlulukları bakımından gerekli olduğu zamanlarda namazlarını da evde kılması elbette tercih edilir, ama Peygamberimizin mescidinde kadınların da devamlı cemaatle namaza katıldıklarını biliyoruz. Yine Peygamberimizin "Allah'ın kadın kullarını Allah'ın mescidlerine gitmekten engellemeyin" dediğini de biliyoruz. Bu hadisleri yerlerinde değerlendirmek dururken herkes kendi işine geleni alırsa din istismar edilmiş olur.

İnsanların birbirine zarar vermemeleri, eziyet etmemeleri, haksız baskı uygulamamaları konusunda birçok ayet ve hadis yanında yalnızca şuna dikkat çekiyorum: "Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların zarar görmediği kimsedir".

Daha özel olarak da, "cinsel temasta kadının da duygu ve tatmininin gözetilmesini, horoz gibi çıkıp inme yapılmamasını" buyuran hadisi hatırlatıyorum.

Şimdi bu ayetlerin ve hadislerin yanına "Koca istediğinde kadın gelmezse lanetlenir" mealindeki hadisi koyalım ve birlikte değerlendirelim: Bu hadislerden şu sonuç çıkarılabilir mi: "Kadın istesin istemesin, rahatsız olsun, eziyet görsün görmesin, kocanın dini ve ahlaki bir kusurundan dolayı ona tavır koymuş olsun olmasın çağırınca koşacak, koşmazsa lanetlenecek!

Elbette böyle bir sonuç çıkarılamaz. Lanetin bir sebebi olabilir ki, o da "ortada meşru bir mazeret olmadığı halde kadının, bazı isteklerini elde etmek veya kapris yüzünden cinselliğini kullanması"dır.

Bütün bu yazdıklarımı kuşatan ve aşan bir ayet ile bu yazıyı bitirelim: "Kadınlara karşı, örf ve adetlere uygun davranın" (Nisâ:4/19). Burada ölçü olarak verilen "örf ve adetler" Müslümanların yaşadığı farklı zaman ve mekanlarda ilişki kurallarının da kısmen değişebileceğini gösteriyor.

12.03.2010



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: