HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Halkımızın dindarlığı

Şehirlerde, caminin dış mekanlarında Cuma namazı kılarken dışarıda hayatın aynen devam ettiğini, Cuma namazı kılmakla yükümlü olan pek çok insanın işinde gücünde, oyununda oynaşında olduğunu görürüz.

Bayram namazı kılarken namaza katılmayanlar daha az gibi gözükür, ama bunun tatilden, herkesin evinde ve bu erken saatte istirahatında olduğundan ileri geldiğini düşünebiliriz.

Diğer namazlarda camiler boş sayılır. Gerçi namazları cemaatle kılmak şart değil, ama yine de beş vakit namazda camilerin durumu bir fikir veriyor.

Bunlar amiyane, ilmi olmayan gözlemlerimiz.

Bir de halkımızın dindarlığı konusunda yapılan anketler var. Bunlardan ikisini TESEV, 1999 ve 2006'da, "Türkiye'de Din, Toplum ve Siyaset" adıyla yapmıştı. Yakın zamanda ANAR Araştırma Şirketi de, 12 ilde, 2224 kişiyle yüz yüze görüşerek bir anket yapmış. Türkiye'deki Müslümanların; dindarlık durumu, çocuklarının dindar olarak yetişip yetiştirmek istememesi, dini eğitim için ilk başvurulan yer, 5 vakit namaz kılma, oruç tutma, Cuma, bayram ve teravih namazı kılma, hacca gitme, zekât verme ve kurban kesme oranları araştırılmış. Anketler arasındaki tutarlılık ilgi çekici.

Ben bu haberi ilkin Haber 7 internet gazetesinde okudum. Haberin altında yorumlar da vardı.

Araştırmanın diğer sonuçlarının tahlilini bir başka yazıya bırakarak şimdi bu yorumlar üzerinde durmak istiyorum.

"Bu araştırmalar halkı bölmektir, bölücülüktür, yakında evlerimizin kapılarına çarpı işaretleri de koyarlar" diyenler var.

Bu tepkinin normal olmadığını, farklı bir bilgi-kültür-inanç altyapısından kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü bu araştırmaların amacı mevcudu, olanı, gerçeği bilmekten ibarettir. Her önüne gelen "Bu ülkede yaşayanların yüzde şu kadarı şöyle, böyle..." diye ahkâm kesiyor, ama kimsenin elinde doğru bilgi yok. Ramazan geliyor, camiler dolup taşıyor, oruç tutanlar artıyor gibi gözüküyor; bu gelişmeye sevinenler de oluyor, hayıflananlar da; ama elde gerçeğin bilgisi olmadan.

Bu ülke insanının dinle ilgi ve ilişkisini bilmek isteyen iyi veya kötü niyetli herkesin bu konuda doğru bilgiye ihtiyacı var. Bu çeşit araştırmalar işte bu işe yarıyor; gerçekte bu araştırmalar bölmüyor, eğer varsa bölünmüşlüğü -daha doğrusu farklılığı- ortaya çıkarıyor.

Araştırmalarda "din ile ilgi ve ilişki" ifadesi yerine "dindarlık" kelimesi kullanılıyor ve bazı yorumcuların tepkisini de bu kelime çekiyor.

Bayramdan sonraki bir yazıda "dindarlık" kavramını biraz açalım.

18.09.2009



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: