HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


İslam'ın Devletten Talepleri

a) Sınırları içinde bulunan hiçbir kimseyi, hayâtî ihtiyaçlarından mahrum bırakmamak.

b) İşsiz kalanların, devamlı veya geçici bir sebeple iş yapamaz, çalışamaz hale gelenlerin ve bir felâkete maruz kalanların geçimini sağlamak.

c) Babaları ve diğer yakınları ölmüş çocukların bakımını üzerine almak.

d) İlâç ve tedâvi masraflarına gücü yetmeyen hastaların tedâvilerini yaptırmak.

e) Her açı doyurmak, her çıplağı giydirmek ve borcunu ödemekten aciz olanların borçlarını yüklenmek.

İşte bu, devletin idare ve denetimi altında kurulması ve işlemesi gereken en geniş sosyal sigorta müessesesidir. Bu sigortanın muhtaç olduğu finansman kaynaklarına gelince, İslâm bunları da şu yollardan sağlamaktadır:

1. Kendisinde nisâbı aşan miktarda mal biriken herkese bu malın yüzde iki buçuğunu zekât olarak vermeyi farz kılmıştır.

2. Arâzisi olan herkese, kaldırdığı mahsulü yağmur suluyorsa yüzde on, kuyu vb. den külfet ve masrafla sulanıyorsa yüzde beş nisbetinde zekât yüklenmiştir.

3. Her tâcir ve sanâyiciye, her sene nihayetinde, ticaret mallarının yüzde iki buçuğunu zekât olarak vermeyi farz kılmıştır.

4. Serbest merada otlayan hayvanları olan kimselere, bunlar nisâbı dolduracak kadar ise belli bir miktarını devlete vermelerini farz kılmıştır.

5. Madenlerden ve definelerden beşte bir devlet hissesini farz kılmıştır.

6. Savaşta alınan ganîmetlerin beşte birinin, aynı maksatlara tahsisini farz kılmıştır.

Bütün bu kaynaklardan toplanan malın sarfı, Kur'ân-ı Kerîm'in zekât ve humus (beşte birlik devlet hakkı) için açıkladığı usûl ve yerler çerçevesinde olacaktır ki, bunların en büyüğü, yukarıda zikredilen sosyal sigortadır.

7. Devletin sınırlı müdahalesi:

İslâm, prensip olarak özel ticaret, sanâyi ve ziraat sektörlerinin yaptıklarını, onların yerine bizzat devletin yapmasını benimsemiyor. İslâm'a göre devletin vazifesi, ülkede dirlik ve düzeni sağlamak, eğitim ve öğretim yoluyla halka doğru ve hayırlı yolu göstermek, adâleti tesis etmek, bozukluk ve gayr-i meşrûluklara son vermek, âmme hizmetlerini yerine getirmektir. Siyasî güç yanında arâzî mülkiyetini, sanâyi ve ticareti devletin tekeline almasından doğan kötülükler ve problemler, az olan faydasına nisbetle İslam'ın taşıyamıyacağı kadar o kadar büyüktür. Devletin yürütmesine İslâm'ın cevaz verebileceği sanâyi kolları ve büyük işler ancak, toplum hayatı için zarûrî olduğu halde ferdlerin (özel sektörün) yapamayacağı veya ferdlerin elinde bulunması, gerçekten kamu yararına aykırı ve zararlı olan işlerdir. Eğer devlet, diğer ticarî ve sınâî işlere el atarsa kurup yürüttükten ve başarı sağladıktan sonra bunları ilk fırsatta özelleştirmelidir.

İşte bu kâideler, sınırlamalar ve ıslâhat teklifleri kâmil manada uygulanınca toplum, feodalite ve kapitalizmin bütün kötülüklerinden kurtulacak, dengeli bir ekonomik düzen kurulacak ve bu düzen içinde, ferdî hürriyet ile sosyal huzur ve denge -sınâî inkılâbın gelişmesi yolunda hiçbir engel meydana getirmeden, adâlet ve düzen içinde- yanyana yürüyebilecektir.

16.11.2008



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: