HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Geçmiş olsun

Ak Parti'yi kapatma davasının sebep olduğu maddi zararın 100 milyar dolar civarında olduğunu ilgili bakan açıklamıştı. Tüccar ve sanayici önünü göremediği için beklemeye geçmiş, ekonomik göstergeler geriye gitmeye başlamıştı. Kapatılması durumunda ortaya çıkacak keşmekeş ülkeyi daha da perişan edecek, maddi ve manevi zararımız büyük olacaktı. Parti kapatılmayarak zararın bir kısmından geri dönülmüş oldu.

On üye "partinin, laiklik karşıtı eylemlere odak olduğu" kanaatini benimsemişler ve bu kanaate binaen hazine yardımının yarsını kesme cezası vermişlerdir. Henüz gerekçe açıklanmadı, ama anlaşılan odur ki, mahkeme, daha önceki karar ve yorumlarında oluşturduğu laiklik anlayışında ısrar etmektedir. Bu laiklik anlayışının iki unsuru vardır: 1. Din vicdanlarda olmalı, siyaset şöyle dursun, sosyal ve kültürel hayatımızda bile dinin yeri olmamalıdır. 2. Anayasanın değiştirilemez maddeleri içinde yer alan laiklik maddesinin değişmezliği, yalnızca "laikliğin kaldırılmasını" değil, mevcut maddelerde, laikliğin özüne dokunmadan, din ve vicdan özgürlüğünü genişleten değişiklik ve açıklama yapmayı da içine almakta, böyle bir değişiklik teklifi de anayasaya aykırı bulunmaktadır.

İşte bu yüzden ülke, yine de bir çıkmazın, bir tıkanıklığın içindedir. Ak Parti üniversitelerde başörtüsü serbest olsun diye (böyle demese de bu maksatla) bir anayasa değişikliği teklif etmişti. Teklif başka partilerin de desteği ile meclisten geçti, fakat anayasa mahkemesi, sınırını aşarak değişikliğe yalnızca şekil yönünden değil, içerik yönünden de baktı ve iptal kararı verdi. Muhtemelen Ak Parti'nin aldığı cezada bu teşebbüsün de "laiklik karşıtı eylem" olarak bir etkisi olmuştur.

Şimdi düşünelim.

Bütün laik ve demokratik ülkelerde, üniversitelerde başörtüsü serbest. AB'ne girmek isteyen Türkiye de bu serbestliği benimsemek istiyor, ama meclisin bu yönde aldığı karar laikliğe aykırı bulunuyor ve iptal ediliyor. AB'de laikliğe aykırı olmayan Türkiye'de aykırı oluyor. Bu durumda mahkemenin laiklik anlayışının çağdışı olduğu açık seçik ortaya çıkmış olmuyor mu?

Bu tıkanıklık gerekirse anayasa ve anayasa mahkemesinin yapısı değiştirilerek mutlaka giderilmelidir.

Ak Parti ülkeyi AB'ne sokmak veya aynı standartları yakalamak için çaba gösteriyor ve reformlar yapıyor. Mahkeme kararından sonra da partinin yetkilileri, yaptıkları açıklamalarda, önceliklerinin "AB, terör, ekonomi ve demokratik standardın yükseltilmesi" olduğunu söylüyorlar.

Bu hakimler, bu muhalefet, bu şeriat tehlikesinden ve partinin şeriatı getirmeye çalıştığından söz edenler ya şeriatı bilmiyorlar ya bilerek yalan söylüyorlar, asılsız bir tehlikeyi istismar ediyorlar, yahut da Batı'da din ve vicdan özgürlüğünün gereği olan hakları ve talepleri burada laikliğe aykırı eylem olarak değerlendiriyorlar. Bu şıklardan hangisi doğru olursa olsun değişmesi gerekenler onlardır.

Kısaca söyleyeyim: Şeriat AB'ne girilerek gelmez, bir parti aynı zamanda hem şeriata hem de AB'ne odaklanamaz; yalnız bu durum bile mahkemenin hükmünün isabetli olmadığını göstermeye yeterlidir.

01.08.2008



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: