HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


İslam ve akıl

Papa'nın Almanya'da yaptığı konuşma üzerine hayli konuşuldu, yazıldı, tartışma yapıldı, ama yine de bazı şeyler yazmam gerekiyor.

Bazı köşe yazarları Papa'yı savunma sadedine "Konuşanların çoğu Papa'nın konuşma metnini okumamışlardır, adamın kendi bir şey söylemiyor, yalnızca bir alıntı yapıyor.." kabilinden sözler söylediler.

Bir kimseye "Senin annen fahişe" demekler, "Filan şahıs senin annenin fahişe olduğunu söylüyor" demek birbirnden farklı olmakla beraber o annenin oğluna olan etkisi bakımından eşit derecede tahrik edici, üzücü ve yaralayıcıdır. Bir de bunu nakleden kişi olmayacak bir yerde ve zamanda nakletmişse, sözü naklettikten sonra aklayıcı veya kendisinin katılmadığını ifade yahut ima eden bir şey söylememişse buna "masum bir nakil" olarak bakmak mümkün olmaz.

Metni tercümesinden okudum, Papa yapılan konuşmanın (diyalogun) tamamını değil bir kısmını naklediyor ve niçin bu kısmı naklettiğini de şöyle açıklıyor: "Zira bu beni çok etkiledi ve de bunu konuya ilişkin düşüncelerim için bir kalkış noktası olarak kullanacağım."

Papa'nın, 14. asrın sonlarında Bizans imparatoru ile bir Farsî müslüman arasında yapılan konuşmadan naklettiği sözler arasında bugün müslümanları rencide eden iki husus var: 1. İslam-akıl ilişkisinde aklın etkisiz olması. Onun ifadesi şöyle: "Ama Müslümanlık öğretisinde ise Tanrı mutlak anlamda aşkındır. Onun iradesi bizim kategorilerimizden tümüyle bağımsızdır. Buna akıllılık, makuliyet de dahildir." 2. İslam'ın kılıç zoruyla dini yayma dışında bir yenilik getirmediği iddiası. Bunu da şöyle ifade ediyor: "Hadi bana Muhammed'in yeni olarak ne getirdiğini göster! Bu konuda, kendisinin vaaz ettiği dini kılıç ile yayma emri türünden kötü ve insanlık dışı şeylerden başka bir şey bulamazsın... Tanrı kandan hoşlanmaz. Akla göre davranmamak, Tanrının doğasına zıttır. Din, bedenin değil, ruhun ürünüdür. Dolayısıyla birini dine çekmek isteyen kişinin, şiddet veya tehdide değil, iyi konuşmaya ve doğru bir şekilde akıl yürütmeye ihtiyacı vardır. Makul bir insanı ikna edebilmek için, ne kola ihtiyaç vardır, ne vurabilecek bir şeye, ne de bir insanı ölümle tehdit etmeye yarayacak başka bir araca!"

Bu yazıda İslam-akıl ilişkisini özetleyelim. Gelecek yazıda da İslam cihadının mana, amaç ve şeklini açıklamaya çalışalım.

Müslümanların bilgiye ulaşma yolu ve davranış kuralları arasında aklın vazgeçilemez bir yeri vardır. İslam'da aklı olmayanlar (akıl hastaları) yükümlü değildir. Müslümanlar "Babaları, dedeleri böyle inandı, böyle söylediler veya Allah böyle söylüyor diye değil, kendi düşünceleri, akıl yürütmeleri sonunda iman ederler. Peygamber dine inanmaya çağırdığında yalnızca bu çağrı ve bunun vahye dayanması imana götürmez, tebliğ edilen dinin ve onu tebliğ edenin "doğruluğu, tutarlığı, uygunluğu..." konularında muhatabın düşünmesi (aklına ve kesin bilgilerine başvurması) gerekir. İslam inanç öğretisinde (akaid kitaplarında) insanı doğru bilgiye ve imana götüren üç kaynaktan (esbâb-ı ilim) söz edilir; bunlar "havâss-i selîme, haber-i sadık ve akıl"dır. Birincisi duyu organlarının verileri olduğuna göre bunu da "akıl ve bilim" içine sokabiliriz.

"Beşer aklı ile Allah'ı sınırlama, tanımlama, onun irade ve fiillerini beşer aklına göre değerlendirme" başkadır, Allah'ın vazettiği, peygamberin de tebliğ ettiği dinin (bunun içinde cihad ve dine davet de vardır) iman ve amel alanlarının beşer aklına uygun olması başkadır. İslam düşünce tarihinde birinci husus tartışılmış olabilir, ama ikinci hususta bir tartışma yoktur; yani müslümanlara göre dinin iman ve amel alanındaki buyrukları akla, fıtrtata, insanın yaratılış amacına, insanın kemale doğru yol almasına uygundur. Bu uygunluğu akıl ve bilim de -güçleri ve sınırları içinde- onaylar. Bazı hanbelî ve zâhirî alimlere karşı müslümanların kahir ekseriyetinin tabi olduğu mezhepler ve alimlere (kelamcılara) göre beşer aklına (aklın kesin hükümlerine) aykırı gözüken naslar, akla uygun olarak yorumlanır, akla uygun manalarla açıklanır (tevil edilir).

22 Eylül 2006
Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: