HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |


Düşü yorumlamanın bile usulü vardır

Televizyon müftülerinin dillerine doladıkları bir terim de "yorum". Sanki din ayrı, yorum ayrı imiş; din kutsal, bağlayıcı ve dokunulmaz, ama yorum sıradan, herkesin yapabileceği, bağlayıcılığı -neredeyse değeri diyecekler- olmayan bir kural, bir faaliyetmiş!

Halbuki Müslümanların zihin ve hayatlarında veya iman ve uygulamalarında din, ancak yorumlarla vardır; yorumu ortadan kaldırırsanız din de kalmaz.

Aslında yorum dedikleri şeyin İslam ilimlerindeki karşılığı "ictihad"dır.

İctihad üç şekilde yapılır: 1. Naslar usulüne göre anlaşılır (fehm, tefsir, tevil). 2. Amaç göz önüne alınarak sonuçlar çıkarılır. 3. Hükmün maddi dayanağına (illete; yani kıyasa esas olan nassın hüküm için belirleyici kıldığı niteliğe) bakılarak kıyas yapılır.

İşte bu üç metod ile yapılan ve daha az bilenlerin uymak durumunda olacakları ictihadı da ancak en üstün derecede İslam ilimleri tahsil etmiş, imanlı ve amelli (İslam'a göre yaşayan) alimler yapabilirler.

Bu bilinen gerçekleri hatırlattıktan sonra, "Efendim bu bir yorum, bizim için önemli ve bağlayıcı değil" gibi sözlerin doğru değerlendirilmesine dikkat çekmek isterim.

Medyanın üzerine atladığı ve daha kazandırıcısını bulamadıkları için gündemde tuttukları malum konu tartışılırken, sapla samanı birbirine karıştırarak "cariye" örneğinden söz edilmişti, bu yazıda onun da "aslında ne" olduğunu açıklamaya çalışacağım.

Kölelik ve cariyeliği İslam getirmedi, yaygın olarak uygulandığı bir dünyada ve bölgede önce kölelerin (cariye de kadın köle demektir) durumlarını iyileştirmek, sonra da bu insanlık dışı uygulamaya son vermek için tedbirler aldı, kurallar ve kurumlar oluşturdu (Benin kitaplarımda ve sitemde bu konuda da bilgiler bulabilirsiniz).

Köle/cariye mal gibi alınıp satılan bir varlıktı. Malikleri onlar üzerinde mutlak hak sahibi idiler. İslam önce bu hakkı sınırladı, kölelere insanca muamele yapılmasını, "sahiplerinin yediklerinden onlara da yedirmelerini, giydilerinden giydirmelerini ve ağır işler yüklememelerini" emretti. Buna uymayan uygulamaların suçu İslam'da değil, günahkâr uygulayıcılardadır.

Evet hür bir kadınla cinsel hayat yaşamak için nikah akdi denilen bir sözleşmeye ihtiyaç vardır. Cariyeye gelince, kişiyi ona (onun bütününe, her şeyine) malik kılan hukuki tasarruf (satın alma, bağış alma, miras olarak kalma v.b.) nikah yerine geçmekte, nikahtan daha kapsamlı haklar arasında cinsel hayat yaşamayı da meşru kılmaktadır. Şu halde "cariyelerle nikahsız cinsel temas yapılırdı" sözü saptırma niyeti veya cahillikten kaynaklanmaktadır.

Cariyelerin namazda ve namaz dışında, yakınlara ve yabancılara, bu arada karşı cinse karşı nasıl giyineceği, örtüneceği konusunda, onları hür kadınlardan ayıran bir âyet veya hadis yoktur. Hz. Ömer yönetiminde -o günkü şartların gerekli kıldığı ictihada dayalı olarak- yapılan bazı uygulamalar; yani onların hür kadınlar gibi giyinmelerinin yasaklanmış olması, daha sonraki ictihad ve düzenlemelere örnek olmuştur. Müctehidlerin bir kısmına göre onlar da hürler gibi örtüneceklerdir. Bir kısmına göre ise, işleri ve hayatlarının zorunlu kıldığı ölçüde açılabileceklerdir.

Evet bu böyledir, ama kimler için? Cariyeler için. Peki hür kadınların da namaz içinde ve dışında cariyeler gibi örtünmelerini caiz gören bir tane müctehid, bir tane yorum var mıdır? Hayır, asla!

Çağımızda, İslam'ın da istediği gibi kölelik ve cariyelik tarihe karışmıştır, artık bütün erkekler ve kadınlar -en azından teorik olarak- hürdür. Böyle bir ortamda "Hür kadınlar da cariyeler gibi açılabilirler" demek, kadınlara hakaret ve insanlık dışı bir uygulamaya geri dönüş değil midir? Ya biri de çıkar, "Madem hür kadınlar da cariyeler gibi açılabilirler, şu halde onları alıp satmak da caiz olur" derse bu yorumcu karikatürleri ne cevap verirler?!

Hepimiz aklımızı başımıza toplayalım, temelleri çürüyen bina yıkılır, dinin de temelleri vardır, onları oynatan ve çürütenlerin de (evet yalnız onların da) din binaları yıkılır, altında kalıp helak olurlar.

03 Şubat 2006
Cuma



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Önceki Makale | Sonraki Makale | Makale Listesi |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: