HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


B- İFTÂ:
İftâ, fetvâ vermek, genellikle bir soru üzerine dinin hükmünü bildirmek mânasına gelmektedir. Bunu yapanlara sonradan "müftî" denilmiştir. Ancak Rasûlullah devrinde bu terim yerine "âlim, fakih, zu'r-ra'y" gibi terimler kullanılmaktadır. Hz. Peygamber'in asıl vazifeleri içinde "iftâ" da vardır; O'nun yaşadığı dönemde dinin hükmünü bildirecek başka bir kaynak yoktur; ashâb, ya O'ndan duyduklarını naklederek fetvâ vermişler, yahut da ictihad ederek fetvâ vermişlerse, bunu Rasûlullah'a arzederek doğru olup olmadığını sormuşlar ve buna göre amel etmişlerdir.
Kaynaklar, Rasûlullah (s.a.) zamanında şu ashâbın, gerektiğinde fetvâ verdiklerini nakletmektedir: Ebû-Bekir, Ömer, Osman, Alî, Ubey b. Kâ'b, Mu'âz b. Cebel, Zeyd b. Sâbit, Abdurrahmân b. Avf, Ammâr b. Yâsir, Huzeyfe b. el-Yemân, Ebu'd-Derdâ, Ebû-Mûsâ el-Eş'arî, İbn Mes'ûd, Ubâde b. es-Sâmit (r.a.)(86).
Şüphesiz bu devirde ashâbın ictihad etmesi ve fetvâ vermesi, ya Rasûlullah'ın (s.a.) bulunmadığı yerlerde gerektiği için olmakta, yahut da onların eğitilip yetiştirilmeleri maksadına dayalı bulunmaktadır. Bu mânada adı ictihad ve fetvâya karışmış daha başka sahâbe de vardır; bunların kısa hal tercümeleri bir sonraki bahiste verilecektir.

C- NOTERLİK VE RESMÎ YAZIŞMALAR:
Kur'ân-ı Kerîm'de, borç ilişkilerinin yazıya geçirilmesi, hakların zayi olmaması ve gerektiğinde isbat edilebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması emrolunmuştur: "Ey iman edenler, belli bir vâdeye kadar karşılıklı borçlandığınız zaman onu yazın. Bir kâtip, onu aranızda adâletle yazsın... iki de şahit bulundurun..." (Bakara: 2/282)
Bu emri ilk yerine getiren Rasûlullah ile O'nun ashâbı olmuş, karşılıklı borç-hak ilişkilerinin yazılması, vesikaya bağlanması hususi hukuk yanında amme hukukuna de teşmil edilmiş, anlaşma ve andlaşmalar yazıya geçirilmiş, bu gelişmeler sonunda uzun zaman dilimizde, Kur'ân ifadesine uygun olarak "kâtib-i adil" olarak anılan moterlik müessesesi de doğmuştur.
Hz. Peygamber devrinde, borçlanma ve benzeri hukuki tasarrufların yazıya geçirilmesi ve vesikaya bağlanması ile ilgili örneklerden zamanımıza kadar gelenleri vardır. Bunlardan birini bize Buhârî nakletmektedir: Rasûlullah (s.a.) el-Addâ b. Hâlid'den bir köle satın almış ve bir satış senedi tanzim ettirerek şunları yazdırmıştır: "Bu Rasûlullah Muhammed'in el-Addâ'dan aldığıdır, müslümanın, müslümana satışıdır; alınanda (kölede) hiçbir hastalık, kötülük ve suç sabıkası yoktur."(87)
Bu satım akdinin konusu köledir; Rasûlullah (s.a.) kendisine hediye edilen köleyi bile âzâd ettiğine göre bunu da âzâd etmek üzere almış olacaktır. Köle, önemli bir akit konsu olduğu, akit ve teslim sonrasında da tarafları ilgilendiren gelişmeler, hak iddiâları vb. olabileceği için, akit yazı ile tesbit edilmiş ve satım konusunun özellikleri kaydedilmiştir. Böylece günümüzde taşınmazların, taşıma araçlarının vb. satımında kanuni şart haline gelmiş bulunan yazım ve tescile kapı açılmış olmaktadır.
Hz. Ömer'e Hayber ganîmetlerinden bir hurmalığın isabet ettiğini, Rasûlullah ile istişareden sonra bu toprağı vakıf haline getirdiğini daha önce zikretmiştik.(88) Bu vakfın vesikaya bağlandığını ve gerektikçe vakıf senedinin yeniden yazıldığını şu nakilden anlıyoruz: Yahyâ b. Sa'îd, Hz. Ömer'in torunu Abdulhamîd b. Abdullah'ın kendisine şunları yazdırdığını rivayet etmektedir: "Bismillahirrahmânirrahîm, bu, Allah'ın kulu Ömer'in, Semğ adlı hurmalığı hakkında yazdırdığı seneddir. (Senedde dercedilen şart şudur:) Toprağın aslı satılmayacak, bağışlanmayacak, vârislere intikal etmiyecektir; (bundan istifade hakkı) fakirlere, akrabaya, kölelere, Allah yolunda olanlara, yolda kalmışlara aittir. Vakfı idare edenlerin (mütevellînin) normal ölçüler içinde buradan yemesi ve ikram etmesi serbesttir, ancak kendine mal biriktirmesi caiz değildir. Ürününden artan yoksula ve mahruma verilecektir. Semğ'in yöneticisi isterse, ürünü satarak burada çalıştırmak üzere köle satın alabilir." Bunu Muaykîb yazmış ve Abdullah b. el-Erkam da şahitlik etmiştir. Abdullah'ın vefatı yaklaşınca, Hz. Ömer'in şu mealdeki vasıyetini de senede ekletmiştir: Yaşadığı müddetçe Semğ'i Hafsa yönetecek, ondan sonra da yine onun ailesinden aklı başında olanlar vakfı yöneteceklerdir."(89)


86. Hacevî, el-Fikru's-sâmî, C. I, s. 169-173.
87. Buhârî, Buyû', 19.
88. Buhârî, Şurût, 19; Vasâyâ, 22, 28.
89. Ebû-Dâvûd, Vasâyâ, 13; Hacevî, age., C. I, s. 211 vd.



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: