HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


5- Arkadan çekiştirmek (gıybet):
Meâlini verdiğimiz âyet arkadan çekiştirmeyi yasaklamakla kalmıyor, gıybetin çirkinliğini, iğrençliğini gözler önüne sererek onu, "ölmüş kardeşin etini yemeye" benzetiyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu nevi teşbihler yapmıştır.
İbn Mes'ûd anlatıyor: Peygamber (s.a.v.)'in meclisinde idik, birisi kalkıp gitmiş, bir başkası da arkasından onu çekiştirmişti, Peygamberimiz "Dişini ayıkla!" buyurdu. Adamın "Neden ayıklıyayım? Et yemedim ki!" demesi üzerine de "sen kardeşinin etini yedin" buyurdu.71
Hz. Âişe Efendisine, eşi Safiyye'nin kısa boylu olduğundan bahsedince şöyle buyurdu: "Öyle bir söz söyledin ki denize katsan onu kirletir!"72
Efendimiz ashâbına sordu:
- Gıybet nedir biliyor musunuz?
- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.
- Din kardeşini, hoşuna gitmeyen bir şey ile anmandır (arkasından hoşlanmayacağı bir sözü söylemendir).
- Söylediğin gerçekten onda varsa gıybet etmiş olursun, söylediğin onda yoksa iftirâ etmiş olursun.73
Hadise göre bir kimsenin arkasından, duyduğu takdirde hoşlanmayacağı-dinî veya dünya işlerine, bedenine, ahlâkına, soyuna ait- bir eksiklik veya kusurunu söylemek gıybettir ve haramdır. Eğer söylenen şey o kimsede yoksa iftirâ edilmiş olur ki, bu daha büyük bir günahtır ve haramdır.
Arkadan çekiştiren haram işledi
ği gibi bunu dinleyen ve önlemeyen kimse de ona katılmış olmaktadır. Bu sorumluluktan kurtulmak için ya önlemek veya-buna gücü yetmiyorsa- dinlememek gerekir.
"Gıyâbında din kardeşinin namus ve şerefini koruyan kimseyi Allah cehennemden âzâd edecektir."74
Bir kimseyi ister yüzüne karşı, ister arkasından kınamak, ayıplamak, kusurlarını söylemek aradaki kardeşlik râbıtasını gevşetir, gönülleri karartır, fayda yerine zarar getirir. Bunun için de haram kılınmıştır. Ancak bazı durumlar, istisnâî haller, doğru olmak ve iyi niyete dayanmak şartıyla bunu daha faydalı ve zarûrî kılar; bu takdirde gıybete ruhsat verilmiştir:
a) Şikâyet: Haksızlığa uğrayan kimse sırf kendisini tatmin, gazabını teskin için değil, hakkını almak veya suçluyu cezalandırmak için onun yaptıklarını söyleyerek şikâyet edebilir.
b) Islâh teşebbüsü: Bir kimsenin, meşrû olmayan bir fiilini gören kimse bizzat onu düzeltmeye çalışır; eğer bir başkasının bu konuda daha başarılı olacağını umuyorsa ona da söyleyebilir.
c) Fetvâ sormak: Bir hâdisenin dinî hükmünü öğrenmek şahısları zikretmeyi gerektiriyorsa gerektiği kadarı söylenebilir.
d) Müslümanları korumak: Bir müslüman birisiyle evlenmek, ortak olmak, iş akdi yapmak... diler ve onun hakkında tanıyanlardan bilgi almak isterse-sırf soranı muhtemel zarardan korumak için- sorulanın kusurlu yönleri söylenebilir. Kezâ bir âlim veya mürşidin (böyle zannedilen birisinin) etrafında toplananlar saptırılmak, îtikadları bozulmak gibi bir tehlikeye marûz iseler ikâz edilebilirler. İmam Gazzâlî'nin deyişiyle bu ikazı yapanların kendilerini kontrol etmeleri gerekir; kendisini aleyhte konuşmaya, ikaz etmeye sevkeden duygu müslümanlara şefkat midir, yoksa hakkında konuştuğu kişiyi kıskanması, gözden düşürmek istemesi midir?75 İkinci ihtimal vârid ise söylenen gıybete girer.
Ayrıca isnad edilen vasıf bir zan ve kanâate değil, kesin delillere dayanacaktır; meselâ ehl-i sünnet iman ve anlayışının çerçevesi içinde meydana gelmiş görüş ayrılıklarında taraflardan biri diğeri hakkkında "sapık, kâfir, fâsık" gibi vasıfları kullanamaz. Bu ağır vasıflar, ancak üzerinde ittifak edilen dinî esaslara aykırı inanç ve davranışlar için kullanılabilir.
e) Anlatmak için: Bir kimsenin kel, topal, gibi bir lâkabı olup bu söylenmeden onu tanıtmak mümkün değilse "Topal Kemâl, Uzun Hasan" gibi bir ifade kullanılabilir.
f) Fıskını, günahını gizlemeyen, açıkça yapan bir kimseyi o günah ile anmak da caiz görülmüştür.76
g) Şahısların değil de topluluk ve grupların kusurlarını söylemek de gıybet sayılmamıştır.77



71. Taberânî.
72. Tirmizî, K. el-Kıyâmeh, 51; Ebû, Dâvûd, K. el-Edeb, 35.
73. Müslim, K. el-Birr, 70; Ebû-Dâvûd, K. el-Edeb, 35; Tirmizî, el-Birr, 23.
74. Ahmed, Müsned, 6/461.
75. İhyâ, c. II, s. 146.
76. Aynı eser, s. 148-150.
77. el-Mavsılî, el-İhtiyâr, Cüz: IV, s. 180.



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: