HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


AKİTLERİN FESHİ
Akitlerin feshi kabul edip etmemelerinde de büyük bir fark vardır. İslâm Hukuku'nda bir çok akit vardır ki, iki taraftan yalnız birinin feshiyle bozulur. halbuki bugün Avrupalılar, yalnız bir tarafın feshiyle bozulacak akdin varlığını güçlükle anlarlar. Bununla beraber eski Şark kanunları incelenirse, taahhüdün feshi kabul etmemesi fikrinin yeni bir şey olduğu ortaya çıkar.
Başlangıçta akit, ancak iki tarafın istediği müddet onlar için riayeti mecburi bir muamele idi. İslâm Hukuku'nda bu fikrin bir çok izi ve tesiri vardır: Bir kere iki taraftan biri îcab ettikten (meselâ aldım dedikten) sonra diğerinin kabulünden (sattım demesinden) önce henüz akit bulunmadığı için icâbından vazgeçebilir. (Mecelle, madde: 183). Bundan başka satış akdi tamam olduktan sonra da muhayyerliklerden (hıyârât) birisi bulunduğu takdirde gayr-ilâzım olur (bağlayıcı olmaz), muhayyer olan tarafın arzusuyla feshedilebilir. (Mecelle, 115). Rehin mukavelesi ancak kabz (rehni teslim almak) ile tamam olup rehin veren (râhin), teslimden önce rehinden rucû' edebilir (Mecelle, 706). İmam-ı A'zam'a göre istisnâ' yoluyla tamam olan beyi'den (commande d'ouvrage) müstasnî* rücû edebilir. Ancak Mecelle'de Ebû Yusuf'un ictihadı kabul edilmekle, yapılan şey tarife uygun ise almaktan vazgeçemez (Mecelle mazbatası ve madde: 392). Havâle bazı durumlarda feshedilebilir (Mutlak ve mukayyed havâleler için bak. Mecelle, madde: 693-695). Hâsılı vekâlet (Mecelle. 1521), âriyet (Mecelle. 806), şirket (Mecelle. 1353) hep esâsen feshi kabul etmektedir. Hibe de -bağışlanan şey bağışlanan kimsenin elinde mevcut ise ve bağışlayan ile aralarında karı-kocalık, akrabalık, karşılık (ıvaz) gibi bir engel de yoksa- bağışlanan kimseye karşı kabil-i fesihtir.
Halbuki Alman Medenî Kanunu gözden geçirilirse, vekîlin bile vekâletten istifasının, müvekkilin işi başkasına havâle edebileceği bir zamanda vukubulması lâzımdır (Mecelle, 671). Mu'îr (iyreti -emaneti- veren) ancak muayyen hallerde iâreden rücû' edebilir (Mecelle, 605). Hibe eden de ancak hibe sebebiyle ihtiyaç içine düşerse vazgeçme salâhiyyetine sahiptir. Bu durumda da kendisine hibe yapılan kişi, bağışlayanın muhtaç olduğu şeyi vererek hibeyi devam ettirebilir (Mecelle, 578).


* Zenâatkâra bir şeyi yapmasını sipariş eden kimse.


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: