HayrettinKaraman.net
Mobil - Metin Versiyonu

[Facebook] - [Twitter] - [YouTube] - [instagram]

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git

Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |


2. TEBLİĞ
Müslümanların geri kalmaları ve kalkınmaları, İslâm'ın çağdaş sosyal ihtiyaçları karşılama kabiliyeti
PROF. SUBHÎ EL-MAHMASANÎ

Mezkûr kongre için hazırlanmış bulunan bu tebliğin sahibi Prof. Dr. Subhî el-Mahmasânî'dir. Kendisi Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde Roma Hukuku Profesörlüğü, Beyrut Fransız Hukuk Fakültesi'nde İslâm Hukuku Profesörlüğü, hakimlik, savcılık, temyiz üyeliği, Sanfransisko konferansında Lübnan delegesi müsteşarlığı, Dimaşk İlim Akademisi Üyeliği gibi vazifelerde bulunmuştur.
Bildiğimiz eserleri:
en-Nazariyyetü'l-İktisadiyye Li'bni Haldûn (1932).
en-Nazariyyetü'l-âmme Li'l-ukûd ve'l-iltizâmât fi'ş-Şerîati'l-İslâmiyye 5918).
ed-Düstûr ve'd-Dîmukratiyye (1952).
Felsefetü't-Teşrî'i'l-İslâmî (2. B. Beyrut, 1952).
el-Mebâdiu'ş-Şer'iyye (fi'l-ahvali'ş şahsiyye, Beyrut, 1954).


Giriş
Ülkelerarası bağlantı ve ilişkilerin gelişmesi, milletler arasındaki mesafeleri daraltmış, birbirleriyle işbirliğini kuvvetlendirmiştir. Bunun neticesi de Doğu'nun Batı'yla, Batı'nın da Doğu'yla aşılanması, karşılıklı alıntıların artması, çeşitli kültürlerin tedrîcen eriyerek cihanşümul bir kültür kalıbına dökülmesi olmuştur. İşte bu sebeple İslâm kültürü de yalnız Müslümanları değil, onlar ölçüsünde başkalarını da alâkadar eder hale gelmiştir.
Bunun da üzerinde bugün İslâm kültürü araştırmalarının hususî bir önemi vardır. Zira bugünkü dünya, cihan hakimiyeti üzerinde çekişen iki blok teşkil etmiştir: Eşitsizliğe müncer olsa dahi prensip olarak hürriyeti hedef alan blok ile insanın şerefini ve ferdin hürriyetini feda etmek pahasına da olsa eşitlik ve sosyal adaleti slogan yapan blok. İslâm'a gelince bu iki uçlu çekişmede onun yeri tam ortadadır: O ferdî hürriyeti kabul etmekle beraber âmme menfaatini (kamu yararı) hususî menfaatin üstünde tutmuştur. Bir taraftan eşitlik ve sosyal adalete çağırırken, diğer taraftan da ferdin hakları prensibini getirmiştir.
Buna göre insanın şerefi, şahsî hürriyeti, inanç hürriyeti, mülk edinme hürriyeti... bütün bunlar mukaddestir; ancak hem insanlar arasında eşitlik prensibi, hem de cemiyetin hakkına riayet gerekliliği ile sınırlanmıştır.
İşte bütün bu bakımlardan İslâm'ı, onun kültürünü, hukukunu ve getirdiği nizamları bu asrın ışığı altında tetkik etmenin müstesna bir önemi vardır. Bu incelemeyi öteden beri bazı garplı müsteşrikler ile bir çok İslâm bilgini yapmaktadır.
Şüphesiz müsteşriklerden bir kısmı daima hatadan beri olmadıkları gibi tarafgirlikten de sıyrılmamışlardır. Belki de bunun sebebi siyaset ve muhitin onların düşüncelerine tesir etmesi veya Arap lisanı ile asıl kaynaklara yeteri kadar muttali bulunmamaları olmuştur. Buna rağmen müsteşriklerin büyük çoğunluğu Arap ve İslâm yazmalarının neşrine, faydalı İslâmî araştırmaların ortaya konmasına gayret etmişlerdir. Böylece -umumî olarak- karşılıklı ilmî araştırma yolunda onların gayretleri meşkûr ve çabaları başarılıdır.
Müslüman âlimlere gelince bunlar da iki gruptur:
a) Muhafazakârlar: Bunlar âdet ve geleneklere sarılmış, üzerinde düşünüp tenkide tâbi tutmadan önceki ve sonraki fukahanın ictihadlarına göre İslâmî esasları açıklamış, Müslümanların bütün din ve dünya işlerine bunları uygulamanın gerekli olduğunu ileri sürmüşlerdir.
b) Islahat taraftarı âlimler: Bunlar Müslümanların durumunun ve geri kalış sebeplerinin araştırılması, sonra İslâmî düşüncenin cehalet, kör taklit ve batıl saplantı bağlarından kurtulması ve onun hayat, yenilik ve medeniyet yolunda yürütülmesi hususlarının gerekli olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Her milletin reformcuları ıslahat yolunda, eskiyi atmak, geçmişi değiştirip onun yerine yeniyi koymak metoduyla yürümüşlerdir. Fakat Müslüman ıslahatçılar bu yoldan yürümemişlerdir. Onlara göre düzeltmek demek mâziye veya selef-i sâlihin yoluna dönmek demektir ve onlar bunda haklıdır. Çünkü İslâm'ın ilk geçmişi onun esas prensiplerini, gerçek ve ebedî talimatını temsil etmektedir. Halbuki yeni, bundan sonra gelendir ve İslâm'ın asıl kaideleri ile dinin ruhuna aykırı olan, cehalet ve taklit birikintisi bütün şekilleri, hurafeleri, füru ve ictihadları içine almaktadır. Durum böyle olunca müceddid alimlerin nazarında ıslahat "eski ilk cevheri arayıp bulmak, cehalet asırları boyunca onun üzerine çökmüş ve İslâm'ın gerçek manasını Müslümanların anlamalarına mani olmuş bulunan sayısız bid'atları ve üst üste binmiş gelenekleri silip temizlemektir."
Bu bizi, Müslümanların geri kalış sebepleriyle bunu tedavi yollarını araştırmaya itmektedir. Fakat bu mevzularda derinleşmeye yer ve zaman müsait değildir. Bu sebeple mezkûr sebeplerin en önemlilerine kısaca göz atmakla yetineceğiz; bunlar da: İslâm hukukunda ictihad kapısının kapatılması, ilmin ihmali, sabit olmayan (asılsız) naslara sarılmak, şekliyat ve detaylara bağlanmak, mezheb taassubu, dinî kaidelerin teşrî hikmetlerini (felsefesini, faydasını) araştırmayı ihmal etmek, din ve dünyayı birbirine karıştırmaktır.
Ben burada sömürgecilik, yabancı hakimiyeti, savaşlar, karışıklıklar, ahlâkî çöküntü, fakirlik gibi Müslümanlara tesir ettiği kadar diğer şark milletlerine de tesir eden diğer geri kalış sebeplerine temas etmeyeceğim ve sadece yukarıda zikrettiğim sebepler ile iktifa edeceğim; çünkü Müslümanların hayatına tesir bakımından bunların özelliği ve İslâm düşüncesi araştırmaları ile özel ilişkisi vardır.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

 
Bu Kitapta: Önceki Başlık | Sonraki Başlık | İçindekiler |

Ana Sayfa | Hakkında | Makaleler | Kitaplar | Soru Konuları | Soru Listesi | Konuşmalar | Şiirler | Besteler | İndeks | Rastgele Oku | Yeniler | Geri Git | İleri Git



   


BULUNDUĞUNUZ SAYFAYI AŞAĞIDAKİ ARAÇLARLA KULLANABİLİRSİNİZ: